SonTahlil

Tasarım politiktir.

28 Şubat 2010 Pazar

2010 Stokholm Mobilya Fuarı: Üretim artık zihinlerde olsa da, meseleler hala bedensel

Radikal Gazetesi’nin 28 Şubat 2010 tarihli Tasarım Eki'nde yayımlanan ikinci yazım.

---

İsveçli mobilya devi Ikea'yı ziyaret etmiş olanların dikkatinden kaçmamıştır. Firmanın mağazalarında sergilenen hemen her ürünün yanında tasarımcısının ismi ve resmini içeren bir pano hazır bulunur. Bu panolar, sanayi sonrası toplumların tasarıma yaptığı vurgunun açık bir göstergesidir. Sonuçta dünyanın son birkaç onyılda sahne olduğu gelişmeler, böylesi toplumların küresel rekabet stratejilerini "İsveç malı"ndan çok "İsveç tasarımı" benzeri bir söylem üzerine kurmasını kaçınılmaz kılan şartları yaratmıştır.

İşte, Ikea'nın memleketinde düzenlenen 2010 Stokholm Mobilya Fuarı'nın da her köşesi benzer bir söylemin izlerini taşıyordu. "%100 Norveç" ve "%101 Brüksel Tasarımı" gibi başlıklar altında kurulan sergiler, ulusal/yerel değer yaratımında tasarımın gücünden faydalanmak amacındaydı. Dahası, fuarda tasarıma yalnızca belirli standlar özelinde değil, tüm fuarın kurumsallığı seviyesinde vurgu yapılması söz konusuydu. Örneğin, alışılagelmiş bir fuar kataloğunda bulunan firma ve ülke dizinlerinin yanı sıra, Stokholm Mobilya Fuarı'nın resmi kataloğunda bir de tasarımcı dizini yer alıyordu. Tasarım ve tasarımcılar fuarda her anlamda başroldeydi.

%101 Brüksel standından bir görüntü. (Fotoğraf: Fien Muller)

Tasarıma böylesi önemli bir rol biçilmesi fikri muhtemelen ülkemizdeki tasarımcıların hayallerini süslerken, üreticiler içinse oldukça şaşırtıcı olabiliyor. Nitekim, Stokholm'deki fuara Türkiye'den katılan iki firmadan biri olan Sertex'in temsilcisiyle yaptığım görüşmede de kendisi "yahu, burada gerçekten her şey tasarım üzerine" derken benzer bir şaşkınlığı dile getiriyordu. Ancak, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün geçenlerde söylediklerine bakılırsa, bu şaşkınlığın yerini çok yakında bir olağanlaşmanın alacağını söyleyebiliriz. Ergün, geçtiğimiz ay Türk Tasarım Danışma Konseyi bünyesinde gerçekleştirilen Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı Çalıştayı'nda adeta Türkiye'nin sanayi sonrası topluma geçişi tamamladığını resmi ağızdan beyan etmiş oldu. Bakan, dünyanın yaşadığı değişim sonucu seri üretimin eski önemini yitirmeye başladığını belirterek, üretimin "artık fabrikalarda değil, zihinlerde" yapıldığını söyledi. Ergün ayrıca, tasarımın bir hedeften ziyade bir süreç olduğunu, bu nedenle tasarımla ilgili hedeflere ulaşmanın yeterli olmadığını, ulaşılan seviyede istikrar ve süreklilik kazanmak gerektiğini kaydetti.

Stokholm Mobilya Fuarı'nda dikkat çeken ürünler, tam da, böyle bir sürekliliğin tasarıma yalnızca söylem seviyesinde verilecek bir önemle kazanılamayacağını kanıtlar gibiydi. Üretimin bedenlerden zihinlere kayması ve bu değişimin resmi otoriteler tarafından zamanında tespit edilmesi, ülkemiz tasarımcılarına hayallerindeki altın çağı yaşatacak gibi gözüküyor olabilir. Ancak tasarımın kendisine biçilen rolü hakkıyla yerine getirebilmesinin yolu büyük ölçüde tam da bu kökten değişimin yol açtığı yeni yaşam koşullarını dikkatlice inceleyebilmesinden geçiyor. Nitekim, Stokholm Mobilya Fuarı da tasarımın böylesi hassas bir tavır sayesinde fark yaratmayı başardığı örnekleri barındırıyordu.

Greenworks firmasının "Moving Hedge" adlı ürünü


Sanayi sonrası toplumdan yükselen somut ihtiyaçları kendisine dert edinen tasarımların eğildiği meselelerin başında ofis yaşamının yarattığı ciddi sağlık sorunları geliyor. Fuardaki tasarımların, söz konusu meselelerin çözümü adına, yoga ve pilates gibi Batı'da popüleritesi gittikçe artan egzersiz yöntemlerinden ilham aldığı dahi görülüyordu. Ancak, yetkililer bu tasarımların geliştirilmesinde böyle ilham kaynaklarından faydalanmanın yanı sıra, bilim adamlarıyla yapılan sistematik çalışmaların da büyük yardımı olduğunun ısrarla altını çizdiler. Nitekim bele ve boyna binen yüklerin gün içinde farkında olmadan yapılacak küçük egzersizler sayesinde azaltılabilmesini sağlayan bu tasarımlar, gerçekten de bir bilimsel araştırmanın hassasiyetinden izler taşıyordu. Söz konusu tasarımlara örnek olarak Salli'nin 'Saddle Chair,' Topstar'ın 'Sitness' ve Backapp'ın firmayla aynı adı taşıyan sandalyeleri verilebilir. Elbette, ofis yaşamının gündeme getirdiği meselelerden tasarımın gündemine girenler yalnızca bel ve boyun sağlığıyla ilgili olanlar değildi. Örneğin Greenworks adlı firmanın sergilediği 'Moving Hedge' adlı ürün, iç mekanlardaki düşük hava kalitesini kendine dert edinmişti. Firmanın 'yaşayan mobilya' olarak tanımladığı ürün tarihteki ilk 'kendini sulayabilen taşınabilir duvar bitkisi' olma özelliğini taşıyor. Ürünü, her biri iki metrekare alana sahip iki yüzünün de yoğun biçimde bitkilerle kaplı olduğu bir separatör olarak da nitelendirmek mümkün. Moving Hedge'in tasarımcıları ürünü geliştirirken sahip oldukları amacın iç mekanlarda oksijen oranının dengelenmesi yoluyla cilt kuruluğu ve baş ağrısı gibi sorunların çözümüne yardımcı olmak olduğunu belirtiyorlardı.

Backapp ve Sitness adlı sandalyeler

Stokholm Mobilya Fuarı'nda Batı dünyasındaki gündelik yaşamın içinden çıkan belirli sorunlara uzmanlaşma derecesinde eğilen firmaların son derece ilginç bir ortak özelliği de, her birinin yalnızca belirli bir soruna odaklanması. Söz konusu firmalar tüm ticari faaliyetlerini yalnızca odaklandıkları sorunları çözmek amacıyla geliştirdikleri tek bir ürün tipi üzerine yoğunlaştırıyorlar. Görünen o ki, tasarım gerçek sorunlara eğildiği zaman, yalnızca tek bir mesele etrafında karlı iş modelleri kurduracak kadar önemli bir rol oynayabiliyor. Sanırım, ülkemizde de tasarımın üstleneceği yeni rollerin öneminin söylem seviyesinde kalmamasının yolu biraz da tasarımın takip eden değil, takip edilen olmasından geçiyor.

Etiketler: , , , , , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa