SonTahlil

Tasarım politiktir.

13 Mart 2011 Pazar

Bu blog asagidaki adrese tasinmistir:

http://disiplinsiz.tumblr.com/tagged/Türkçe

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Yurttan Tasarım Meseleleri (21)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


Yeni Şafak Gazetesi'nin 9 Ağustos 2010 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://www.yenisafak.com.tr/Gundem/?i=272572

O artık film yıldızı

31 Mayıs gecesi uluslararası sularda İsrail Donanması'nın kanlı baskınına uğrayan Mavi Marmara için film şirketleri yarışa girdi. 1'i yurt dışından 4 şirket, çekecekleri yapımlarda gemiyi kullanmak için harekete geçti. Mavi Marmara bu kez kendi hikayesini duyurmak için Akdeniz'e açılacak.

O artık film yıldızı


Hatay'ın İskenderun Limanı'na demirleyen Gazze konvoyuna katılan gemilerde Birleşmiş Milletler Heyeti, sigorta firmalarının eksperleri ve savcılık incelemelerde bulunacak. Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre; gemiler bugün ya da yarın basına açılacak. Bu arada IHH yetkilileri de aynı günlerde gemide kendi incelemelerini yapacaklarını bildirdi.
ORHAN TURHAN / İSTANBUL
Gazze'ye insani yardım götürürken İsrail'in saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisi, Hatay'ın İskenderun Limanı'na demirledi.

9 vatandaşımızın şehit edildiği Mavi Marmara gemisinin isim hakları hafta içinde adı açıklanmayan bir film şirketi tarafından tescil ettirildi. 4 film yapımcısı da Mavi Marmara'yı çekecekleri filmlerde kullanmak üzere harekete geçti. Pana Film ise Kurtlar Vadisi-Filistin'in seneryosuna, Akdeniz'de yaşanan İsrail saldırısını dahil etti. Eğer anlaşma sağlanırsa Pana Film çekimlerde de Mavi Marmara'yı kullanacak.

YURTDIŞINDAN DA TEKLİF VAR

Edinilen bilgiye göre 3'ü yurt içinden, biri yurtdışından 4 film şirketi Mavi Marmara'ya talip oldu. İsmini açıklamayan bir film şirketi çekeceği film için Mavi Marmara adını şimdiden tescil etti. Şirket yöneticisi eğer anlaşma sağlanacak olursa Mavi Marmara adıyla yapacakları filmde tüm dünyaya yapılanları anlatma fırsatı bulacaklarını söyledi. Film şirketlerinin yoğun ilgisi, Mavi Marmara'nın Akdeniz açıklarında bir kez daha İsrail saldırısına uğrayacağını gösteriyor.

KURTLAR VADİSİ'NDEN ATAK

Talipler arasında Kurtlar Vadisi'nin yapıcım şirketi Pana Film de var. Şirket IHH yetkilileriyle görüştü. Baskınla birlikte "Kurtlar Vadisi-Filistin" adıyla yeni film yapacaklarını açıklayan yapımcılar, gemilerin İskenderun Limanı'na demirlemesiyle senaryoyu jet hızıyla değiştirdi. Mavi Marmara gemisini de senaryo içine dâhil eden film senaristleri, gemiyi filmde kullanmak için kesenin ağzını açtı. Eğer anlaşma sağlanırsa Mavi Marmara, film için Akdeniz'e açılacak.

İHH müzeye sıcak bakmıyor

Gemilere uzun vadede ne olacağına ilişkin net bilgi yok. Geminin ne olacağına dair farklı düşüncelerin ortaya atıldığını belirten iHH Yönetim Kurulu üyesi Yaşar Kutluay şunları söyledi: "Birkaç farklı düşünce var. Ancak bunlar olacak diye söylemek de yanlış olur. Kesin bir karar yok. Düşük bir ihtimalle müze olmasıyla ilgili bazı görüşler var. Ancak ilk zamanlar meraktan ziyaretin yoğun olacağı, sonrasında ise kaderine terk edileceği endişesiyle bu fikre pek sıcak bakmıyoruz. Bunun yanında Gazze'ye yardım götürmeye devam etmesi yönünde de bazı görüşler var. Son olarak da gemi Türkiye karasularında dolaşsın, insanları gezdirsin, orada programlar yapılsın diyenler. Süreç tamamlandıktan sonra netleşecek."

Etiketler: , , , , , , , , , ,

Yurttan Tasarım Meseleleri (20)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


BİA'nın 12 Ağustos 2010 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://bianet.org/bianet/kultur/124089-namus-tore-bahanesiyle-katledilen-kadinlar-aniti-yapilacak]

"Namus-Töre" Bahanesiyle Katledilen Kadınlar Anıtı Yapılacak

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi'nde gönüllü olarak görev yapan yedi kadın, namus-töre adına katledilen kadınları unutturmamak, öldürülen kadınların yaşam haklarının yok edildiğini sanat aracılığıyla gözler önüne serebilmek için bir anıt yapmaya hazırlanıyor.

Antalya - BİA Haber Merkezi
12 Ağustos 2010, Perşembe

Antalya'da namus-töre adına katledilen kadınlar adına bir anıt yapmaya hazırlanan yedi kadın, duyarlı kurum ve kuruluşlardan destek istedi.

Amaçları, katledilen kadınların isimlerinin ve acılarını unutturmamak, öldürülen kadınların yaşam haklarının yok edildiğini, yaşama kıvancının ta kendisi olan sanat aracılığıyla gözler önüne serebilmek.

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi'nde gönüllü olarak görev alan Prof. Dr. Gülser Kayır, tekstil ve fotoğraf sanatçısı Filiz Otyam, ressam Ferda Pulhan, eczacı A. Sibel Hasırcıoğlu, emekli kimya öğretmeni Ayşe Şap, heykeltıraş Uğur Karaca, endüstri ürünleri tasarımcısı Tülin Sabur'un çağrısı şöyle:

"Üstü örtülen, olmamış varsayılan, yeterince konu edilmeyen, engelleyici çözümler aranmayan, namus-töre adına katledilen kadınlar adına Antalya Kadın Yarı mevkiinde bir anıt yapıyoruz.

Amacımız, namus-töre adına kadınların öldürülmesinin somut olarak sergilenmesi ve ölen kadınların anılması, isimlerin ve acıların unutturulmaması. Paylaşmacı, sevgi dolu kadın ve erkeği eşit ilişkiler yaşayan, şiddetsiz bir toplum özlemindeyiz.

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için duyarlılık yaratmak istiyoruz. Bu duyarlılığımızın ülkemiz kadınlarının da yüreğini titrettiğini biliyoruz. O zaman her ilde hatta her ilçede biz kadınlar bu anıt ve heykellerimizle ülkemizi barış bahçesine neden çevirmeyelim değil mi?

Bu anıtla namus-töre adına işlenen cinayetlerle öldürülen kadınların insan haklarının farkına varılmadığını ve yaşam haklarının yok edildiğini, yaşama kıvancının ta kendisi olan sanat aracılığıyla gözler önüne sermek istiyoruz.

Anıt bir kadın heykeltıraş tarafından yapılacak. Biz, Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi'nde gönüllü olarak görev alan yedi kadın, geldiğimiz bu aşamada duyarlı kurum ve kuruluşların ilgi ve desteğini bekliyoruz." (BB)

Etiketler: , , , , , , , ,

Yurttan Tasarım Meseleleri (19)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


Cihan Haber Ajansı'nın 31 Mart 2010 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://www.tumgazeteler.com/?a=6051427]

Öğrenciler, Demokratik Açılım`ı somutlaştırdı

SAMSUN(CİHAN)-

Hükümetin ülkedeki etnik grupların sorunlarının çözülmesi, birlik ve beraberliğin kalıcı temellere oturtulması adına ortaya koyduğu Demokratik Açılım atağına öğrenciler de ilginç bir proje ile destek verdi. Samsun İmam Hatip Lisesi 10. sınıf öğrencisi Hatice Kübra Kirenci ile Özlem Torun `Bayrağımın Gölgesinde Ebruli Türkü` adını verdikleri proje ile Türkiye`de yaşayan 12 etnik toplumun kültürlerinin bir arada yaşatılacağı müze tasarladı. Maketini yaptıkları müzenin mimarisini de Ay-Yıldızlı olarak inşa eden öğrenciler böyle bir projenin gerçek anlamda hayata geçmesi halinde etnik gurupların birbirlerini daha tanıyıp kaynaşacakları görüşünde.

Nüfusları en fazla olanları esas alan Kirenci ile Torun, Türkler, Kürtler, Arnavutlar, Zazalar, Çerkesler, Boşnaklar, Araplar, Lazlar, Romanlar ve Gürcüler ile onların kültürlerini müze projesinde buluşturuyor. Konu ile ilgili bir yıldır fikir alışverişi yapan öğrenciler, bunun kültürler arası diyoloğa ve Demokratik Açılım`a katkı sağlayacağını düşünüyor. Uzaydan rahatlıkla görülebilecek büyüklükte tasarlanan müze projelerinin kaynağını Hacıbektaş Veli`nin `İri olalım, diri olalım, bir olalım` sözünün oluşturduğunu vurgulayan öğrenciler, bununla aynı zamanda İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin güncel olaylara duyarlı olduklarını göstermek istediklerini belirtiyor.

Lisesinin 10. sınıf öğrencisi Hatice Kübra Kirenci, projelerinin Türkiye`deki etnik kökenleri göstermek ve insanları bu konuda bilgilendirmek amacı taşıdığını söyledi. Bu nedenle `Kültürler Müzesi` yapmaya karar verdiklerini dile getiren Kirenci, `Biz burada birliğimizi ve beraberliğimizi göstermek istedik. Bunun için de milletimizin bütünlüğünü simgeleyen Türk bayrağının ay ve yıldızını kullandık. Dolayısıyla bu müzeyi yaparken ay ve yıldızı kullandık. Geçmişten geleceğe kültürel bir köprü oluşturmak için bunu en iyi müze ile yapabileceğimizi düşündük ve bunu da göstereceğimiz en iyi yerin müze olacağına karar verdik. Müzemizin dış mimarisini bayrağımızdaki gibi ay-yıldız şeklinde yaptık. Bayrağımın Gölgesinde Ebruli Türkü. Bunun nedeni, etnik kökenler, mozaik gibi kaba bir taş şekli değil ebru sanatı gibi estetik bir görüntü oluşturmasıdır. Demokratik Açılım üzerinde sürekli düşünerek, gözlem yaparak, gelişmeleri takip ederek ve etnik grupların bazı sorunlarını görerek bu sonuca vardık. Bir olduğumuzu bir kez daha kanıtlamamız gerektiğini düşündük. Sonra ne yapabileceğimiz konusunda kafa yorduk. Ortaya da böyle bir proje çıktı.` şeklinde konuştu.

10. sınıf öğrencisi Özlem Torun ise projenin detaylarından bahsetti. Torun, `Kültürleri bütün yönleriyle yansıtmak, onların farklılıklarını ve benzerliklerini göstermek ve geleceğe taşımak isteğimiz projemizin ay bölümü, müzedir. Burada etnik grupların kültürlerini, geleneklerini ve yaşamlarını anlatan kıyafetler, eşyalar ve tarihlerine ışık tutan belgeler, belgeseller koyduk. Yıldız bölümünde ise yöresel yemeklerinin tattırılacağı restorant bulunuyor. Bunun bir ilk olacağını düşünüyoruz çünkü hiç bir müzede bu güne kadar kültürel yemekler sergilenmemiş. Ay ile yıldız arasına geçişi de yerin altından tasardık. Geçiş sırasında insanlar bu kültürleri tablolar ve müzikler eşliğinde geçecek. Atatürk, milli mücadeleye Samsun`dan başladığı için de müzenin en uygun yerinin de Samsun olacağını hayal ettik. Yarışmada finalist olursak, projemizi tüm Türkiye`ye anlatma fırsatı bulacağız.` ifadelerini kullandı. (CİHAN)

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

18 Temmuz 2010 Pazar

Yurttan Tasarım Meseleleri (18)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


Sabah gazetesinden Ebru Erdoğan'ın 13 Aralık 2007 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://arsiv.sabah.com.tr/2007/12/13/haber,239E6676EFCA4364BFBB606CFB4CAF2B.html]

--Azeri Mansimov HSBC binasını kaptı, 7 yıldızlı otel yapacak--

Eski HSBC Genel Müdürlük binasını 93 milyon YTL'ye alan dünyanın en büyük beş filosundan birinin sahibi Palmali, binayı otel yapacak..

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından 60 milyon YTL bedelle açık artırmaya çıkarılan Levent'teki eski HSBC Genel Müdürlük binası, 93 milyon YTL'ye Azeri Palmali Gemi Hizmetleri AŞ'nin oldu. Palmali Group'un medya şirketi Pal Medya'nın Başkan Yardımcısı İbrahim Nebioğlu, binanın 7 yıldızlı bir otele dönüştürüleceğini söyledi. TMSF'nin 11 Aralık'a kadar teklif aldığı eski HSBC Genel Müdürlük binasıyla ilgili ihale, dün yapıldı. Palmali'nin yanı sıra, Albaraka Türk Katılım Bankası AŞ, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Şekerbank TAŞ Personeli Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı olmak üzere dört firma kapalı zarf teklifi verdi. Palmali 60 milyon 100 bin, Albaraka 60 milyon 60 bin, TOBB 45 milyon, Şekerbank Vakfı ise 75 milyon YTL tutarında teklif verdi. En yüksek teklif olan 75 milyon YTL üzerinden başlayan açık artırma, Palmali'nin verdiği 93 milyon YTL bedelle sonuçlandı. Açık artırmanın ardından SABAH'a konuşan İbrahim Nebioğlu, binanın çok lüks bir otele çevrileceğini belirterek, "Merkez ofisin burası yapılacağı yönünde söylentiler var. Fakat bu doğru değil. Şu anda ibre, otel yapılması yönünde. 7 yıldızlı bir otel yapmayı planlıyoruz. Ulus'ta yapacağımız bir hastane ve önümüzdeki yıl denize indireceğimiz 10-12 civarındaki kuru yük gemileriyle Palmali'nin Türkiye'deki yatırımları devam edecek" diye konuştu. Türkiye pazarına 1998 yılında giren Palmali, bugün Ege ve Karadeniz'de filoları bulunan en büyük gemi şirketlerinden biri haline geldi. Ailesiyle birlikte yıllardır Türkiye'de yaşayan Palmali'nin 39 yaşındaki patronu Mübariz Mansimov, Azerbaycan'ın 'Onassis'i olarak adlandırılıyor.

Etiketler: , , , , ,

25 Mart 2010 Perşembe

Yurttan Tasarım Meseleleri (17)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


Ntvmsnbc'nin 30 Eylül 2009 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25005293/]

Beşiktaş Belediyesi, dünyanın ''La Diva Turca'' olarak alkışladığı ve geçen yıl ölen Leyla Gencer anısına dikilecek heykel için tasarım yarışması açtı.

İSTANBUL - Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Leyla Gencer'in dünyaca ünlü, çok önemli bir sanatçı olduğunu belirterek, anısını Beşiktaş'ta yaşatmak istediklerini söyledi.

İlçenin kültür, sanat, bilim ve sporun merkezi olduğunu dile getiren Ünal, ilçeyi 5,5 yıldır kültür ve sanata önem veren bir anlayışla yönettiklerini ifade etti.

Ünal, Leyla Gencer anısına hazırlanacak heykeli Fulya Süleyman Seba Tesisleri önündeki yeşil alana dikmeyi planladıklarını da kaydetti.

Yarışma jürisinde bulunan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Rahmi Aksungur da sanatın toplum için önemli olduğuna işaret ederek, bir toplumun kültür ve sanatla ilerleyeceğini söyledi.

Yarışmayla ilgili detaylar:
Leyla Gencer anısı dikilecek heykel için düzenlenen tasarım yarışmasının jürisinde Prof. Aksungur'un yanı sıra Prof. Dr. Vedat Somay, Prof. Nilay Büyükişleyen, Prof. Dr. Ferit Özşen, ve Prof. Dr. Zekai Görgülü yer alıyor.

Yarışmanın danışman jüri üyeleri ise Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mesut İktu, sanat tarihçisi Murat Katoğlu ve makine yüksek mühendisi Hasan Mani'den oluşuyor.

Jürinin yapacağı değerlendirme sonucunda birinciliği kazanan tasarımın sahibine 22 bin, ikinciye 15 bin, üçüncüye 8 bin TL ödül verilecek. Bir yarışmacı da 5 bin TL tutarında mansiyon ödülünün sahibi olacak.

Yapılan çalışmalar 20 Kasıma kadar Beşiktaş Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğüne teslim edilecek. Yarışmaya katılan tüm tasarımlar 15 gün süreyle Beşiktaş Belediyesi Sergi Salonu'nda sergilenecek ve sergi sürecince de kolokyum düzenlenecek.

Eserin imalat bedeli KDV hariç 120 bin lira olarak belirlendi. Yarışma sonucunda birinci seçilen projenin uygulanıp uygulanmaması da değerlendirilecek.

Yarışmada malzeme sınırlaması konulmadı. Ancak polyester, fiber gibi sentetik malzemeler kabul edilmeyecek. Eser için kullanılacak malzemenin açık hava koşullarına dayanıklı olması gerekiyor ve eserin yüksekliği de kaide hariç en fazla 250 santimetre olacak.

Toplam 2 yorum:

19 Mart 2010, Cuma 08:58 Kurk mantolu Madonna
Cahil olmayanlar! Kıymetini bilecekler için yapılır yapılanlar diğerleri kırarak bozarak yok edeceklerini sanırlar. Oysa kıymet bilenler bir daha bir daha yaparlar! Kıymet bilenler için! Sonsuza kadar!

01 Ekim 2009, Perşembe 09:41 yonca akdağ
Daha çok kısa bir süre önce o eşsiz sanatçının külleri boğazı kirletecek diye döktürmek istemeyen, hatta ben artık o denize girmem diyen cahillere şimdi de taş sopa ile parçalasınlar diye bir heykel. Kim kıymetini bilecek o heykelin?

----

[Ntvmsnbc'nin 25 Şubat 2009 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/24940253/]

Marmaris'teki kız çocuğu heykeli kayboldu

Muğla'nın Marmaris ilçesinde, balıkçı adam heykelinin bitişiğinde bulunan yaklaşık 1,5 metre uzunluğundaki kız çocuğu heykeli kayboldu.

MARMARİS - Edinilen bilgiye göre, sabah işlerine gitmek için Atatürk Bulvarı'ndan geçen bazı vatandaşlar, Saman İskelesi'nde bulunan kız çocuğu heykelinin yerinde olmadığını fark ederek Marmaris Belediyesi Zabıta ekiplerine bilgi verdi.

Olay yerine gelen zabıta ekipleri, çocuk heykelinin yerinde olmadığını, balıkçı adam heykelinin ise bir bacağının koparıldığını ve sol kolunun bir kısmının parçalandığını tespit etti.

Trafik kazasında hayatını kaybeden devlet sanatçısı, ünlü heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından 13 yıl önce yapıldığı belirtilen heykellere zarar verilmesine vatandaşlar tepki gösterdi.

Heykelin bulunması için zabıta ve polis ekiplerinin araştırma başlattığı bildirildi.

Öte yandan, yan yana yerleştirilen heykellerde, balık ağları ören bir balıkçı ile onu izleyen kız çocuğu figürü yer alıyor.

Bu arada, 15 Şubatta yat limanında bulunan Amerikalı astronot heykeli de kaybolmuş, bir gün sonra dikildiği yerden yaklaşık 5 mil uzakta denizde bulunmuştu.

Etiketler: , , , , ,

24 Mart 2010 Çarşamba

Yurttan Tasarım Meseleleri (16)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.


Nazım Alpman'ın 24 Mart 2010 tarihli Birgün Gazetesi'ndeki "Kimse Anayasa Yapmasın" başlıklı yazısından alıntıdır. [Kaynak: http://birgun.net/writer_index.php?category_code=1187090394&news_code=1269433182&day=24&month=03&year=2010]

Ankara’nın güneşli havası bile ağır politik kasveti gölgede bırakamıyor. Çünkü bu kentin harcı politikayla yoğrulmuş. Her yanından siyasi dumanlar çıkıyor. Mesela Kızılay’daki Güvenpark’ta bulunan 1930’ların ruh halini yansıtan iki canavarlı devasa tunç heykel, bugüne de denk düşüyor. Yarı insan, yarı yaratık bir canavarı andıran iki erkek figürü, polisi ve jandarmayı temsil ediyormuş. 1936’da Avusturyalı sanatçılar Anton Hanak ve öğrencisi Josef Thorak’ın Viyana’daki Erdberg dökümhanesinde tunç gövdeli olarak döktüğü heykelin yarattığı ilk duygu: Kork bizden!
Heykel haliyle devleti temsil ediyor. Yanında fotoğraf çektiren işsiz gençler ise halkın kendisi!
Devlet güçlü ise halk neden fakir?
Ya da şöyle; halk fakir ise devletin güçlü olması neye yarıyor?

Etiketler: , , , , , ,