SonTahlil

Tasarım politiktir.

28 Kasım 2008 Cuma

Yurttan Tasarım Meseleleri (6)

Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum.

Ekim 2008 tarihli aylık Express dergisinde yayınlanan (sayfa 46) Via Campesina üyesi Abdullah Aysu ile Küreselleşme ve Tarım Politikaları üzerine, Barış Çakan ve Merve Erol tarafından yapılan söyleşiden alıntıdır:

">> (...) traktör öncesi düzen mi sizin kafanızdaki?

- Hayır, biz alet-edevatı kullanmalıyız. Biz mazoşist filan değiliz, 35 derecenin altında perişan olalım diye bir durumumuz yok. Sonuçta traktörü yürütmesini becerebilen insanlar da bilimin insanları. Aynı şekilde, fosil yakıt tüketmeyen, ama traktörün işini gören, toprağı çok derin kazması gerekmeyen aletler de yapabilirler. Yani doğayla barışık aletler de üretmek mümkün. Ziraat fakültelerinin alet-makina bölümlerinden bunu talep ediyoruz. Hayatımızı kolaylaştıracak, ama doğayla da barışık olan, insan sağlığına da risk oluşturmayacak şeyler üretsinler. Biz mesela yılanları öldürmeyiz köyde. Evlerin temeline katran süreriz, yılan gelmez. Gider, kendi mekanında yaşar. Bazı böcekler gelir, domatesi yer, biz oralara onların sevmediği kokuları süreriz, yaklaşmazlar. Yani illa ilaç atmamız gerekmiyor. (...)"

Etiketler: , , ,

12 Kasım 2008 Çarşamba

Sözel İşlevsellik

İskandinav tasarımında işlevselliğe verilen önemi bilmeyenimiz yoktur. Stockholm'de geçirdiğim iki aydan sonra, işlevselliğin sadece bir tasarım akımının parçası olmaktan ibaret olmadığını, İsveçliler için bir yaşam biçimi olduğunu söylesem herhalde abartmış olmam. Bu kanıya varmamın ardındaki en önemli sebep ise İsveçlilerin mekanlara, sokaklara ve hatta mahallelere verdikleri adlara baktığımda farkına vardığım bir motif. Yer yer karşılaştırmalar da yaparak, şöyle örnekleyeyim:


-İstanbul'daki en ünlü sanat okulumuzun adı nedir? Mimar Sinan.
-Peki, Stockholm'de benim okuduğum sanat okulunun adı ne? "Konstfack". Yani, "Sanat (Konst) Fakültesi (fack)". Okulun bulunduğu, eskiden Ericsson'un üretim merkezi olan bölgenin adı ne? Telefonplan. Yani Telefon (telefon) meydanı (plan). (Yakındaki sokak adlarından birkaç örnek: Mikrofon sokağı, telefon sokağı)

-İstanbul'daki en ünlü kültür merkezinin adı nedir? Haydi Atatürk Kültür Merkezi diyelim.
-Stockholm'deki en ünlü kültür merkezinin adı nedir? Kulturhuset. Yani Kültür (Kultur) Evi (huset).

-Türkiye'nin en ünlü erkek giyim markası nedir? Hadi Sarar diyelim, ya da Damat&Tween, vesaire.
-İsveç'teki en ünlü erkek giyim markası nedir? DressMann. Yani Kıyafet (Dress) erkek (mann--erkek anlamına gelen mannen'in kısaltılmış hali).

-İstanbul'da tüm toplu taşıma hatlarının birleştiği merkezin adı nedir? Haydi Mecidiyeköy diyelim, Taksim de olabilir, vs. Ana tren garının adı nedir? Haydarpaşa yahut Sirkeci.
-Stockholm'de tüm toplu taşıma hatlarının birleştiği merkezin adı nedir? T-centralen, yani Metro ("tunnelbana"--metro anlamına geliyor--'nın T'si) merkez (centralen). Tren istasyonunun adı da Centralstation, yani Merkez (Central) İstasyonu (station)

-İstanbul'da yeni açılmaya başlanan metro duraklarındaki dükkanların adı nedir? Karatren.
-Stockholm'de her tren/metro istasyonda bulabileceğiniz gazete bayilerinin adı nedir? Pressbyrån, yani Basın (Press) bürosu (byrån).

-İstanbul'un merkezindeki en işlek meydan neresidir? Taksim Meydanı.
-Stockholm'ün merkezindeki meydanın adı nedir? Centralplan. Yani Merkez (Central) Meydanı (plan).

Peki tüm bunlar ne anlama geliyor? İsveççe bilen bir insan, bir şehre henüz yeni ayak basmış olsa bile, yönünü tayin edebiliyor ve aradığını bulabiliyor. Atatürk, İnönü, Cumhuriyet ve 19 Mayıs Stadyumları, Meydanları, Bulvarlarına alışkın olan bizler için garip olabilir (Galiba son dönemdeki hassasiyetleri göz önünde bulundurarak belirtmek zorundayım ki, yukarıdaki örnekleri herhangi bir ideolojik tavırla alakalı olarak vermiyorum). Ancak burada adım başı Olof Palme Meydanı, Gustav Stadyumu bulmak oldukça zor (hakkını yemeyelim, bir yerlerde, bir adet Olof Palme Sokağı görmüştüm).

Bu hikayenin sonunda biz tasarımcıların payına da; işlevin, biçimin ve içeriğin birbirlerini değil de, hepsini kapsayan bütünsel bir anlayışı, kafa yapısını, hatta kimi zaman bir ideolojiyi takip ettiğinin farkına varmak düşüyor.

Etiketler: , , , , , ,